Hakan Şükür'e açık mektup...


İddianame ne anlatıyor biliyor musunuz?

Tribünden gelip, başkan olunmuş. Tribünden gelip mafya lideri olunmuş.

Çünkü yönetimler yatırımı futbola değil, tribünlere yapmış.

İsviçre maçında olayların içinde olanlar burada yine varlar. Hem de akreditasyon kartıyla sahanın içinde var olanlar...

Yıllar önce Leeds cinayetlerini işleyenler bugün hâlâ tribündeler, deplasman uçaklarındalar...

Büyük kulüplerin ezeli rakiplerini tutanlar tribün liderleri olmuş...

Durum bu olunca bugün okuduklarımız sürpriz olmuyor.

Futbolcu başkan olamamış. Ama tribün lideri başkan olmuş.

Futbolcu piyon olmuş... Tribün futbolcuyu, hem de milli futbolcuyu dövmüş, sıkıştırmış, haraç almış...

Yönetimler onu sıkıştırmış, şike/teşvik yapılmış, menajer oyuncuya transferin yöntemi olarak şikeyi, teşviği göstermiş.

Oyuncuyu, hem de yabancı oyuncuyu maçta oynamaması için tehdit etmişler. Ya da teşvik etmişler...

Oyuncu sahipsiz kalmış... Savrulmuş bu garip düzenin içinde... Maaşını zamanında alamamış. Dava bile açamamış. Kimsenin parası filanca kulüpte kalmaz teranesiyle uyutulmuş...

Anlayacağınız futbolcu kurban olmuş Türkiye’de...

Neden mi?

Çünkü Türkiye’de Profesyonel Futbolcular Derneği’nin Başkanı yabancı sınırlamasının kalktığını, katıldığı bir TV programında karar alındıktan 2 gün sonra öğreniyor.

Çünkü Türkiye’de oyuncular haklarını hukukunu savunmuyor. Savunamıyor demiyorum.

Savunmuyor...

Ve eve ekmek götüremiyorsanız, ve ev pasta, kremalı böreğe alışmışsa daha rezili... Yani baskı altındaysanız, kariyeriniz en fazla 10 yıl sürecekse. Bir sakatlık anında çaresiz kalma riskiyle karşı karşıyaysanız... Sektörde para kazananların oranı yüzde 1’lerdeyse... İyi para kazananların oranı binde birse...

İşte o zaman suça açık olursunuz. Kurban olursunuz... Mafyanın elinde oyuncak olursunuz.
İşte iddianame en çok bunu anlatıyor...

Suçlanan suçluysa da bunu anlatıyor, kimse suçlu değilse de bunu anlatıyor...
İşte aslında durum budur...

Ve durum buyken... Türk futbol tarihinin en önemli 2-3 futbolcusundan biri de, muhtemelen birincisi de TBMM’deyken artık şu sendikayı kurma vaktidir.

Hakan Şükür Türk futbol tarihinin zirvesindedir.

Ama asıl şu sendika işine ön ayak olup gerçeğe dönüşmesinde başrol oynarsa, işte o aman
en önemli golünü atar.

Sendika neye yarar?

1- Spor Toto Süper Lig’in tüm oyuncularının emekliliklerini garanti altına alır. 2. şık yok bu kadarı bile yeter.

Futbolcular “ben 20 yıl sonra ne olurum” ya da sakatlanırsam ne olurum”, “çoluğum çocuğum ne yapar?” diye düşünmezlerse sorun kalmaz. Sendika tüm “gerçek profesyonel futbolcuların” asgari geleceği garantiler.

Böylece şike ihtimali azalır.

Bugünkü alacaklarından bahsetmiyorum dahi.

Özel bir şey yok

İnternet kurtlarındansanız bir süredir acayip telefon kayıtları okuyor olmalısınız. Küfür kafir bir futbol dünyası... Herkes ama herkes birbirinin arkasından konuşuyor. Şaşırıp kendinizce sonuçlar çıkarıyorsunuzdur.

Ama asıl önemlisi şu:

Bu telefon kayıtlarını neden okuyorsunuz? Hakkında takipsizlik kararı verilmiş insanlar. Sevgilileri, eşleri, arkadaşları vs. birileriyle konuşuyorlar. Konuşan iki kişi hakkında da takipsizlik kararı verilmiş. Konu tamamen özel hayat... Ortada suç yok. Hiçbir suç unsuru yok. Peki biz niye okuyoruz bunları? Bu okuduğumuz nedir? Biz bunları neden okuyoruz? Biz bunları nasıl okuyoruz? Bunlar neden ortada dolaşıyor? Bunlar bu davanın zaten kuvvetli olan özüne fayda mı sağlıyor? Yoksa davayı hafifleten bir magazin mi?

Futbolcular yönetsin

Yine aynı terane başladı. “Futboldan gelenler yönetse böyle olmazdı.”

Hangi futboldan gelenler?

Yönetmek bir iştir. Ayrı bir eğitim gerektirir. Teknik direktörlük başka bir meslektir...
Futbolculuk başka bir meslek. Bunların arasında geçişler olabilir tabii. Ama nasıl demir-çelik işçisi ileride, en azından gerekli eğitimi almadan o fabrikanın CEO’su olmuyorsa, futbolcu da hiç bir eğitim almadan futbolu yönetemez.

Bana iş hayatında başarılı olmuş, eğitimini almış 20 kişiden büyük bir işletmeyi 5 yıldan az olmamak kaydıyla yönetebilmiş bir eski futbolcu gösterin, size futbolu yönetebilecek ismi göstereyim...

Havadan sudan

1- Asansör, kapının ağzında durularak beklenmez. Kenarda beklenir. Kapı ağzı boş bırakılır. İçerisi boşalır. Sonra binilir. Aynı şey her türlü kapı için de geçerilidir. Önce dışarı çıkacakların çıkması beklenir.

2- Trafikte emniyet şeridinden gidilmez. Emniyet şeridi, ihtiyaç halinde emniyetli bir bir şekilde durmak için vardır.

3- Çıkamayacağın kavşağa girilmez. Yeşil yanıyor olması sana geçme hakkı vermez. Gireceğin yolun serbest olduğunu kontrol etmen gerekir.

Eğer başkasının yolunu keseceksen yeşil yansa da geçemezsin...

4- Yol göbeğin içindeki aracındır. Göbeğe girmeden önce dönen var mı diye bakılır. Sonra girilir. Bu sene bu kurallara uyun... Emin olun Türkiye değişir...
PROFİLİNİZDE PAYLAŞIN Kİ ARKADAŞLARLARINIZDA SİZİNLE OLSUNLAR..

Technorati Facebook Twitter